Kureyş Suresi okunuşu ve anlamı

Kur’lahza-ı Kerim’in yüz altıncı suresi olan Kureyş suresi, Mekke devrinde nazil olmuştur. İniş sırasına tarafından 29. suredir ve tamamı 4 ayetten oluşur. Kureyş suresi, adını Peygamber Efendimizin mensup olduğu kabileden alır. Kureyş suresi Kur ’lahza-ı Kerim ’in en kısa surelerinden birisidir ve beş zaman namaz sırasında okunur. Çoğu dini kaynakta, Kureyş suresi duası faziletleri, anlamı ve meali ile ilgili kayda değer bilgiler yer alır.

AYETEL KÜRSİ OKUNUŞU VE ANLAMI AYETEL KÜRSİ OKUNUŞU VE ANLAMI

Kureyş suresi okunuşu gerçekleştirmek ağırlık talep eder. Farz olan namaz ibadetini yerine getirmek isteyenlerin Kureyş suresi okunuşu bilmesi gereklidir. Bu surenin faziletleri ve faydaları olduğuna inanılır. Ezberlemek ve dinlemek isteyenler için Kureyş suresi anlamı (meali), Arapça yazılışı ve Türkçe okunuşu, fazileti ile dinle seçeneği için dürüst yerdesiniz!

KUREYŞ SURESİ OKUNUŞU

Bismillahirrahmânirrahîm.

KUREYŞ SURESİ DİNLE

KUREYŞ SURESİ YAZILIŞI

KUREYŞ SURESİ TÜRKÇE ANLAMI (DİYANET MEALİ)

Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın ismiyle.

KUREYŞ SURESİ NUZÜL

Mushaftaki sıralamada yüz altıncı, iniş sırasına kadar yirmi dokuzuncu sûredir. Tîn sûresinden daha sonra, Kāria sûresinden önce Mekke ’de inmiştir.

KUREYŞ SURESİ KONUSU

Sûrede Kureyş ’e Câhiliye döneminde sağlanan ticarî kolaylıklardan, emniyet, zenginlik vb. imkânlardan bahsedilmekte, bunlardan dolayı yüce Allah ’a teşekkür borçlu olup kulluk etmek gerektiğine uyarı çekilmektedir.

KUREYŞ SURESİ FAZİLETİ

Kureyş sûresi konu ve amaç bakımından bir önceki Fîl sûresinin devamı gibidir. Fîl sûresinde Kureyşliler ’in Ebrehe ordusunun saldırısından nasıl korunduğu anlatılırken bu sûrede Kureyş ’e bahşedilen nimetler, güven ve rahatlık dile getirilmektedir. Aralarındaki yakın ilgi nedeniyle bu iki sûrenin tek sûre olduğunu söyleyenler bulunmakla birlikte bu manzara dürüst değildir. Sûrede Kureyş adına yer verilmiş olması, Hz. Peygamber ’in ve ilk müslümanların bu kabileye mensup olmalarının yanı sıra Kâbe ’nin bakımı, Kâbe ve hac işlerinin yönetimi, hacılara su ve yemek dağıtımı gibi hizmetlerin yine bu kabile tarafından yerine getirilmiş olmasıyla bağlantılıdır.

Sûrenin faziletiyle ilgili olarak Hz. Peygamber ’den nakledilen, Allah ’ın Kureyş hakkında sûre indirmesinin diğer hiçbir topluluğa nasip olmayan ilâhî bir lutuf olduğu (Âlûsî, XXX, 238) ve Kureyş sûresini okuyan kimseye on sevap verileceği şeklindeki rivayetler çelimsiz kabul edilmiştir (Makdisî, III, 1626; Muhammed et-Trablusî, I, 1057).

KUREYŞ SURESİ TEFSİRİ (KUR ’LAHZA YOLU)

Güvenliğini karşılamak için” şeklindeki çeviriye tarafından bu âyet bir önceki sûrenin devamı gibidir ve tümce, “Ebrehe ve ordusunu helâk ettik” biçiminde tamamlanır. Sûrenin sonunu başına bağlamak da mümkündür; bu takdirde mâna şöyle olur: “… sağladığı için Kâbe ’nin rabbine kulluk etsinler.”

Hz. Peygamber ’in büyük dedesi Haşim b. Abdi Menâf ve diğer bir takım Kureyş liderlerinin, ticaret güvenliğini ilerletmek maksadıyla çevredeki kabile ve devlet ve liderleriyle yaptıkları, kaynaklarda ‘îlâf ’ adı da bahşedilen anlaşmalar meşhurdur. Keza Haşim ’in, Mekke ’nin kutsiyetine hürmet duymayan kabilelerden, eşkıya ve çapulcudan şehir halkını gözetmek için ‘îlâf ’ adıyla bir emniyet uygulaması başlattığı, hatta bu hizmetin finansmanı için zoraki aidat koyduğu bilinmektedir (Fazla sayıdaki kaynaklardan bazıları için bk. Mustafa Çağrıcı, Kur ’an ’ın Geliş Ortamında Ahlâk ve İnsan ilişkileri, s. 167-168/dipnot 132). Yaygın görüşe göre sûrenin başındaki îlâf ile sağlanan bu ticaret güvenliği kastedilmiştir (Buradaki îlâf kelimesinin “ülfet”ten gelen başka bir anlamı, bu sûre ile Fil sûresi arasındaki amaç ilişkisi ve ikinci sûrenin geliş sebebine dair manâlı bir bilgiye altında yer verilecektir).

Kureyş, Hz. Peygamber ’in mensup olduğu, İslâm ’ın tebliğine birincil muhatap olan ve Kur ’an ’da adı geçen büyük Arap kabilesidir. Nesep bilginlerinin çoğunluğuna kadar Kureyş ’in atası Nadr b. Kinâne b. Huzeyme b. Müdrike b. İlyâs b. Mudar b. Nizâr b. Maad b. Adnân ’dır. Hz. Peygamber Kureyş ’in Hâşimoğulları koluna mensuptur. Kabile reisliği genelde Hâşimoğulları ile Ümeyyeoğulları aralarında uğraş konusu olmuştur. Câhiliye döneminde Kureyşliler Allah ’ın varlığına inanmakla birlikte putları Allah ’a ortak koşuyorlardı, bu sebeple Kur ’an onları, “karşılıklı koşanlar” anlamına gelen müşrikûn sıfatıyla nitelemiştir. 610 yılında Hz. Peygamber ’e Kur ’an inmeye başlayınca Kureyş ’in bir kısmı ona iman etmekle birlikte birçok inanmadığı gibi Hz. Peygamber ’e karşısında gittikçe sertleşen ve savaşlara değin varan bir mücadeleye girişmişlerdir. Bu direniş hicretin 8. yılında Mekke ’nin fethine kadar sürmüştür. Mekke ’nin fethedilmesiyle birlikte İslâmiyet ’in karşısındaki Kureyş düşmanlığı da iyice ortadan kalkmıştır. Bundan sonradan İslâm ’ın dünyaya yayılması için Kureyşliler ’in ön saflarda çaba verdikleri görülmektedir (ayrıca bk. Casim Avcı, “Kureyş (Benî Kureyş)”, DİA, XXVI, 442-444).

Kureyş kabilesi, Araplarca tanrısal sanılan Kâbe ’nin gözetim ve bakımını üstlendikleri için öteki Arap kabileleri onlara büyük hürmet gösterirlerdi; bilhassa Kâbe ’yi yıkmaya gelen fil ordusunun mûcizevî bir felâkete mâruz kalarak Kâbe ’yi yıkma teşebbüslerinin başarısızlıkla sonuçlanması üstüne Kureyşliler ’in kabileler nezdindeki saygınlığı tamamen arttı. Emîrler ve krallar onlara hürmet gösterir, başkaları çöllerde haydutlar kadar saldırılara uğrarken Kureyşliler güven içerisinde yazın Tâif ’in serin yaylalarına, kışın da Yemen ’in ılık bölgelerine serbestçe seyahatlerde bulunarak büyük kazançlar elde ederlerdi. Hatta Kureyş ’in ticaret kervanları kış aylarında Somali ve Habeşistan ’a, yaz aylarında da Suriye, Darı, Irak ve İran ’a dek giderlerdi. Mekke ’nin bulunduğu alan tarım ve hayvancılığa kullanışlı olmadığı için halkın ticaretten diğer gelir kaynağı değil denecek kadar azdı. Hac mevsiminde kurulan panayırlar ticaretlerinin canlanmasına vesile olduğu gibi buralarda düzenlenen şiir, hitabet vb. yarışmalar da dil, edebiyat ve kültürün gelişmesini sağlıyordu. İşte sûrede Allah ’ın onlara lutfettiği bu imkânlar hatırlatılmakta, bilhassa Kâbe ’ye şive yapılarak “Şu evin (Kâbe) rabbine kulluk etsinler” buyurulmaktadır.

Kabile hayatı yaşayan Arap yarımadası devlet otoritesinden mahrum olduğu için burada genel bir güvensizlik bulunduğu halde Mekke Hz. İbrâhim zamanından beri Allah göre saygınlığı çiğnenmeyen (harem) alan olarak insanlığa duyurulmuş, bu sayede Mekke halkı dış saldırılardan korunmuştur. Nitekim bir âyet-i kerîmede, “Görmezler mi ki, çevrelerindeki millet durmadan yerinden koparılıp götürülürken biz (Mekke ’yi) güvenli, dokunulmaz belde yapmışızdır?” (Ankebût 29/67) buyurularak bu nimetler hatırlatılmaktadır. Hem başka bölgelerde üretilen sebze, meyve ve öteki gıda maddeleri Hz. İbrâhim ’in duası bereketiyle (İbrâhim 14/37), bir ticaret merkezi haline gelmiş olan Mekke ’ye getirilip satılır, bu nedenle bura halkının ihtiyacı karşılanırdı. İşte sûrede Kureyş ’in, tüm bu nimetlerin şükrünü gerçekleştirmek için Allah ’a kulluk etmesi istenmiştir.

Kureyş sûresinin ilk âyetinin tam anlamı “Kureyş ’in îlâfı için…” veya “Kureyş ’in ilâfından nedeniyle…” şeklinde olup cümlenin geri kalanı tamamlanmamış, bu kısım tefsirciler kadar ilk kez özetlediğimiz bazı farklı ifadelerle doldurulmaya çalışılmıştır. Bir Takım kaynaklarda Kureyş sûresinin iniş sebebini ve önceki Fil sûresiyle bağlantısını ayrı şekilde açıklayan, bu nedenle bu sûrenin ilk âyetini Fil sûresinin son âyetine bağlayarak boşluğu gideren bir veri yer almaktadır. Bu kaynaklarda, İslâm ’ın zuhuruna yakın yıllarda Mekke ve çevresinde sefalet sorununun dayanılmaz bir hal alması yüzünden bu çevrede bir intihar geleneğinin oluştuğundan söz edilir. Bu uygulamaya, “birinin kapıyı gerisinde kilitleyip, açlıktan ölünceye kadar hiç kimseden hiçbir şey istememesi” anlamında i‘tifâd (الاعتفاد) deniliyordu. Uygulamanın mahiyeti hakkında data veren klasik eserler, ilk kaynak olarak çoğunlukla Zübeyr b. Bekkâr ’ın (ö. 256/870) el-Muvaffakıyyât ’ını zikreder, Zübeyr ’in de bu bilgiyi Emevî halifesi Ömer b. Abdülaziz ’e nispet ettiğini belirtirler. ‘İ‘tifâd ’ uygulaması hakkında ve buna son verilmesi için Hz. Peygamber ’in büyük dedesi Haşim ’in ürettiği îlâf çözümü konusunda, –ulaşabildiğimiz kadarıyla– önce İbn Hamdûn (ö. 562/1167) et-TeŽkiretu ’l-Hamdûniyye ’de (II, 152), arkasında bir takım değersiz şartların değişmesi ve kısaltmalarla İbnü ’l-Cevzî el-Düzgün ’da (II, 211), Suyûtî ed-Dürrü el-Menûr ’da (VIII, 636) ve Muhammed b. Yusuf eş-Şâmî Süb ülü ’l-Hüdâ ’da (I, 269) veri vermişlerdir.

İbn Hamdûn ’da anlatıldığına kadar “Kureyş ’in i‘tifâdı” şöyleydi: “… Onlar fakir us açık araziye çıkarak kendileri için çadırlar kurup oraya kapanırlar, en sonunda sefalet durumları bilinmeden öylece ölürlerdi… Nihayet Haşim erişkin bir insan oldu; kavmi aralarında büyük asalet kazandı. Bir gün dedi oysa: ‘Ey Kureyş topluluğu! … Şu i‘tifad (sefalet yüzünden intihar olayı), birçoğunuzun başına gelmektedir. Bu hususta bir us geliştirdim. ’ ‘Fikrin neyse emret yapalım ’ dediler. Haşim şöyle devam etti: ‘Fakirlerinizle zenginlerinizi kaynaştırmayı düşünüyorum; bir zenginin yanında onunla aynı sayıda aile efradı yer alan bir fakir vereceğim. Zengin olan yazın Şam bölgesine, kışın Yemen bölgesine oluşturacağı ticaret yolculuğunda o fakiri yardımcısı olarak yanında götürecek; bu nedenle zengin kazandıkça yoksul ve onun ailesi de onun gölgesinde geçimini sağlayacak ve bu başvuru i‘tifadı ortadan kaldıracak. ’ ‘Ne güzel düşündün! ’ dediler. Bu suretle Haşim halk müziği aralarında bir kaynaşma (ülfet) sağladı…”

Benzer yerde Allah ’ın Mekkeliler ’i fil ordusundan koruduğunu anlatan Fil sûresiyle ‘îlâf ’tan bahseden bir sonraki Kureyş sûresi aralarında bir sebep-netice bağlantısı da kurulmakta; Kureyş sûresinin başındaki ‘îlâf ’ kelimesinin ‘الألفة ’ (ülfet, kaynaşma) kökünden geldiği, bunun da zenginlerle yoksullar arasında bir “acınacak şey ve yardımlaşma” ürettiği dikkate alınarak bu iki sûreden özet olarak şöyle bir sonuca ulaşılmaktadır: Kureyş halkı, Haşim ’in çözüm teklifine uyarak arasında ülfet kurdukları, birbirine acıma gösterip yardımlaştıkları, yoksulları doyurup arzu ölümünden kurtardıkları için –putperest olmalarına karşın– Allah da onları fil ordusuna aleyhinde korumuştur.

Keza Kureyş sûresinin 4. âyetinde “açlıklarını giderme” ifadesi Hâşim ’in getirdiği uygulamayla açlık sorununun çözülmesine, “korkudan belli kılma” ifadesi de o yoksulların kervanlarla gidip güvenliği sağlamasına muhabere etmektedir. Bu iyilikleri Hâşim ’in aklına getirip yaptıran da Allah olduğu için sûrede “açlıklarını giderme” ve “korkudan belirlenmiş kılma” Allah ’a nispet edilmiştir.

Hz. Peygamber ’in atalarını öven ve huzurunda okunduğunda onu mutlu eden şu mısralarda bu îlâf uygulamasına muhabere edildiği anlaşılmaktadır:

“Zenginlerini fakirleriyle kaynaştıranlardır (onlar),

Ta ama fakirleri kendi geçimini sağlayacak duruma gelinceye kadar.”

Ne var fakat, –kapsamının ve tesirinin ne dek olduğu hakkında yeterli bilgiye sahip olmadığımız- Kureyş ’in bu ülfet ve dayanışma pratiğinin süre ilerledikçe zayıfladığı; bilhassa Kur ’an ’ın Mekke müşriklerinin geleneksel putperestlik inancını dobra dobra reddetmesi, Câhiliyye ahlâk telakkisini, dünya görüşünü ve toplumsal zihniyetini artan bir şekilde çoğalan bir kuşatıcılıkta eleştiriden geçirip her şeyi yeni bitmiş inşa etmek istediğinin anlaşılması ve nihayet “İslâm ’ın kabileler arasında yayılmaya başladığı”nın görülmesi üzerine, Kureyş ’in genel tutumunun bilhassa yeni dinin mensuplarına karşı sosyal ve ekonomik tecride değin varan, nihayetinde onları yurtlarını terketmek zorunda bırakan bir acımasızlığa dönüştüğü görülür. Sonuçta Hâşim ’in bu uygulaması, Walter Dostal ’ın ifadesiyle, “Açıktır fakat Peygamber doğru soylu bir tutum formundan çıkarılmış, bütün inananlar için genel bir devir olarak zekât formunda bitmiş şekillendirilmiştir.” (Bütün bu bilgiler ve kaynakları için bk. Mustafa Çağrıcı, a.g.e., s. 168-171 ve dipnot 133-142).

KUREYŞ SURESİ NE SÜRE VE NEREDE İNMİŞTİR?

KUREYŞ SURESİ KAÇ AYET?

KUREYŞ SURESİ KAÇINCI SAYFA VE CÜZDE YER ALIYOR?

KUREYŞ SURESİ KONUSU NEYİ ANLATIYOR?

Kureyş suresi, ayetlerinin birbiri ile ilintili olduğu bir suredir. Sure başından sonuna kadar Kureyş hakkındadır. Allah ’ın Kureyş kabilesine verdiği nimetleri ve Kureyş ’in bu ilahi nimetler karşısındaki vazifesini şöyle ifade etmektedir: Bu kaynaşmanın belli başlı mihveri, kendilerini açlıktan koruyup doyuran ve korkudan kurtarıp, güvenliğe kavuşturan Allah ’a ve bu evin sahibine kulluk etmeleridir.

Sûrenin başında Allah ’ın Kureyşliler ’i yaz ve kış yolculuklarına alıştırdığı açıklama edilir (âyet 1-2). İlk âyette yer alan “îlâf” kelimesi sözlükte “çalışma, ısındırma; ahid, mukavele ve ülfet” gibi anlamlara gelir. Kureyş ismine izâfe edilen kelime sûrede iki kez geçmektedir. Kelimenin arkadaşlık anlamı dikkate alındığında burada ayrıca Kureyş ’in kendi içindeki güven ve kaynaşmaya keza de komşu topluluklarla aralarındaki dostluğa uyarı çekildiği anlaşılabilir. Tefsirlerde, bu âyetlerde sözü edilen yolculuklarla Kureyşliler ’in yaz mevsiminde Suriye bölgesine, kış mevsiminde Yemen taraflarına ticaret nedeniyle düzenledikleri seyahatlere işaret ettiği belirtilmektedir. Kureyşliler bu ticarî seferler doğruca bir yana idareli durumlarını düzeltiyor, öteki yandan da farklı alanlara yönlendirilmiş uygarlık ve kültürleri tanıma imkânı buluyorlardı.

Kureyş sûresinde sonra Allah ’ın Kureyşliler ’i doyurup açlıktan kurtardığı ve korkudan kesin kıldığı vurgulanarak bu nimetlerden dolayı Allah ’a ibadet etmeleri emredilir (âyet 3-4). Kaynaklarda, Allah ’ın Kureyş ’i korkudan belirlenmiş kılmasının, ayrıca ikamet ettikleri Mekke ve civarında hem de bu bölge dışına yaptıkları yolculuklarda güvenlik içerisinde olmaları veya Fil Vak‘ası ’nda Ebrehe ordusunun mağlûp edilerek güvenliklerinin sağlanması ile gerçekleştiği nakledilmektedir (Fahreddin er-Râzî, XXXII, 109). Bundan Başka aynı âyette dikkat çekici edilen açlıktan kurtarmanın ise Mekke ve çevresinin tarıma elverişsiz bir alan iken Hz. İbrâhim ’in duası (İbrâhîm 14/37) ve Kâbe ’nin kutsallığı doğruca Kureyş ’in bolluk içerisinde yaşamasını ya da yine bu dua sayesinde o bölgede meydana gelmesi olası açlıktan yaz ve kış dönemlerindeki ticarî seferler sayesinde korunmalarını açıklama ettiği belirtilir. Sûrede “bu ev” (Kâbe) tabirinden sonra Allah ’ın verdiği nimetlerin hatırlatılması Kureyş ’in sahip olduğu saygınlığa ve nimetlere Kâbe doğruca ulaştığını dokundurma eder. Kureyş sûresinin mesajı çoğunlukla ihsan edilen nimetlere lâyık olmaya ve sadece Allah ’a kulluk etmeye yöneliktir.

KUREYŞ SURESİNE NIÇIN BU İSİM VERİLMİŞTİR?

KUREYŞ NEDİR, NE ANLAMA GELİR?

KUREYŞ SURESİ NE ZAMAN OKUNMALI?

Kureyş suresi, zaman ve mekân ayırt etmeksizin okunabilen sureler arasındadır. Kişi, sıkıntıya, derde veya kedere düştüğü durumlarda Kureyş suresine başvurabilir.

Bilhassa Ramazan ayında orucu açmadan önce 5 kez okunursa o haneye bolluk ve bolluk kazanç.

Müminler nefret edilen şey duyduklarında bu sureyi 10 kez baştan ederse nefret ve kaygılarından arınır.

KUREYŞ SURESİ NE İÇİN OKUNUR, NEYE İYİ GELİR?

Dehşet ya da üzüntü durumlarında gece ya da gündüz 11 kere Kureyş suresi okumak, kişiyi rahatlatır.

Gün içerisinde 7 kere Kureyş suresi okunuşu yapıldığında kişinin ahlakı güzelleşir, kötülüklerden ve fakirlikten uzakta olur.

Herhangi bir şeyin üzerine yedi kez Kureyş suresi okunduğunda, o şey bereketlenir.

Kureyş suresinin yemeklerin üzerine okunması ve üflenmesi durumunda, o yemekten gelebilecek hastalıktan ve zarardan korunur.

Her gün 7 defa Kureyş suresi okuyan kimse sefalet, darlık ve fakirlikten uzaklaşır.

Cuma gecesi, yatsı namazından daha sonra 1000 kere Kureyş suresini okuyan ve abdestli yatan birey rüyasında Hz. Muhammed’i görür.

KUREYŞ SURESİ ÖLÜLERE OKUNUR MU?

Din âlimlerinin ölülere okunan dualar ve sureler konusunda bambaşka görüşleri bulunmaktadır.

Buna rağmen, Kureyş suresinin ölülere okunmasında bir sakınca yoktur. Mezarlık ziyaretlerinde okunabilir.

KUREYŞ SURESİ NASIL KOLAY EZBERLENİR?

Kur ’an-ı Kerim ’de yer alan tüm surelerin basit ezberlenmesi için bol bol bitmiş yapılması gereklidir. Kureyş suresi ezberlemek isteyen bir birey, her ayeti en düşük üç kere okumalı ve sesli bir şekilde yeniden yapması yeterlidir.

KUREYŞ SURESİ ABDESTSİZ OKUNUR MU?

Vakıa suresi, 79. ayette “Temizlenmiş olanlardan başka biri ona el süremez.” şeklinde emredilir. böylece, cünüp olan ya da abdestsiz birisinin Kur ’lahza-ı Kerim ’e el süremeyeceği gibi herhangi bir ayeti de okuyamaz.

Kısaca, abdesti olmayan birisi, Kur ’an-ı Kerim ’e el dokundurmadan ezberinden bildiği ayet ve sureleri okuyabilir. Bu caizdir; ama abdestsiz olan birisi Kur ’an ’a dokunarak Kureyş suresini okuyamaz. Ayet el-Kürsi, Fatiha ve İhlas gibi ayet ve sureleri okumak isteyen kimse, bunları dua niyetiyle okursa caizdir. (Elmalılı Hamdi YAZAN, Tefsir, Vakıa 79. ayet in izahı; Celal Şimşek, İslam fıkhı, IV/157)

Hem, başörtüsü olmadan da Kureyş suresi okunabilir; fakat Kur’lahza’a saygıdan dolayı başörtülü olmak daha iyidir.

KUREYŞ SURESİ ADETLİYKEN OKUNUR MU?

EZBERLEMENİZ İÇİN DİĞER DUALAR VE SURELER

SMM Panel PDF Kitap indir